Yansımalar I
Söylenmemiş olan ne varsa dilimizde, bir bankta oturup denize veyahut gökyüzüne bakıp iç çekerken birikiyor kırık kalbimizde bir bir. Orada bir başına oluyor insan. O an orada olan yalnız kendisidir. Sözlerin bir muhatabı yoksa da artık, her biri dilden sessizce ve usulca dökülüverir. Bir kapı eşiğinde öylece durup içeri girmekte tereddüt eder ya insan hani, aslında dışarıda kalmış olacaktır içeri girse dahi. Ya da dışarıdayken bile aslında içeriden hiç çıkmamıştır, o an ruhuyla orada değildir. İşte bunlar, söyleyecek çok şeyi olup da susanların resmidir. İçimi bir suskunluk sarıyor.
İnsan, acısını neye sığdırır? Mutluluğunu, merakını, hayal kırıklığını neye sığdırır? Ben her birini küçük bir özlem bulutuna sığdırdım. Vakti gelince bu özlem bulutunun altında ıslanırdım. Kimseler göremezdi. Gökyüzünde bir tek benim için var olurdu bir bulut. Her insanın vardır böyle küçük sırları. Sırlar, kişiyi emniyette tutar. Ama tırmalar da duygularını içten içe. O sırlar ne kadar az dillenirse ve ne denli az bilinirse öylece büyür insanın içinde. İçimi bir bulut kuşatıyor.
İnsan başlı başına kısacık bir hikaye. Ve bu hikayede imrenir; öykünür, içselleştirir ve ölür. Hikayenin nasıl başladığı veya nasıl bittiğinden ziyade, mühim olan hikayenin yönüdür. Hikaye, saptığı her yönde bir başka hikayeyle kesişir. Böylelikle yaşamak dediğimiz şey kısacık hikayelerden müteşekkil uzun soluklu bir romana bürünür. İşte, hepimiz dünyaya birer yazar olarak geliriz. Sadece bazılarımızın sözcüklerle arası kötüdür. İçimi bir son kaplıyor.
İnsan başlı başına kısacık bir hikaye. Ve bu hikayede imrenir; öykünür, içselleştirir ve ölür. Hikayenin nasıl başladığı veya nasıl bittiğinden ziyade, mühim olan hikayenin yönüdür. Hikaye, saptığı her yönde bir başka hikayeyle kesişir. Böylelikle yaşamak dediğimiz şey kısacık hikayelerden müteşekkil uzun soluklu bir romana bürünür. İşte, hepimiz dünyaya birer yazar olarak geliriz. Sadece bazılarımızın sözcüklerle arası kötüdür. İçimi bir son kaplıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder