Sen Olsaydın
Sen olsaydın anlardın beni diyorum; sesimdeki titrek durgunluktan ve ruhumdaki elem dolu sıkıntıların beni şehrin caddelerine savurmasından. Anlaşılmaya ihtiyacı var insanın böyle anlarda. Belki biraz daha fazlasına. Yoruldum suskunluğumun beni anlaşılamaz kalabalıklara karşı savunmasından. Konuşmaya, gün gibi aydınlık bir söz duymaya da ihtiyacı var insanın. Hem belki biraz daha fazlasına. 'Sen olsaydın' diye düşünüyorum her defasında... Mevsim içinde yanan bir mevsim gibi beliriyor keder mütebessim yüzümde. Kalbim neşe ve sevincin kıyısında beliren hüzün rüzgarlarına kapılmış gibi. Korkutuyor beni bazen bu ruh hali. Her şey geçer diyorum en nihayetinde. Her şey varır varması gereken o meçhul sona. Ama her şey bir sona varmakla bitmiş, tükenmiş olmuyor ömür yazgımızın seyrinde. Benim yazgım, kayıp bir gökyüzünde aksini arayan yalnız bir kırlangıçla kaim. Sessiz ve kavi bir fırtına gibi savurdu zaman ruhumu senelerce. Anlayabilmek insanları; anlaşılabilmek susarken bile.....

Yorumlar
Yorum Gönder