İntihar Zamanları

Woolf, Yesenin, Gorki, Pavese, Marmara ve Gary.. 
Kelimeler gerçek anlamını bulduğu vakit, güneşin doğuşu da bir anlam kazanacak; ölüm, ancak bu dünyayı sevmediğimiz vakit bizi sıcak karşılayacak. 
Peki bu dünyayı sevmemek ve hatta bu dünyadan ve insanlardan ve onların davranışlarından nefret ediyor olmak, bir an evvel ölümü istemeyi gerektirir mi? Sevmediğimiz bir hayatı günbegün yaşayıp geçen onca zamandan sonra bomboş seneleri geride bırakmış olmak, bu dünyadan kaçmayı gerektirse bile bunu sadece ölümle mi yaparız? 
İntihar etmek birçok kişinin kaçışı. Sorunlardan, sıkıntılardan en kolay kaçış yolu; çünkü hiç tecrübe etmediğimiz halde ölümün bütün acıları dindirdiğine inanırız. Ölüm, zihnimizdeki algısıyla acıları dindirmek için varsa, bizler bu dünyada zaten acılarla yüzleşmek için var olduk demektir esasen. 
Yukarıda bahsettiğim yazarlar intihar ederek bedenen toprakla bütünleşmiş; fakat eserleriyle ve ruhlarında var olan sonsuz acıların derin terennümleriyle insanlık tarihi boyunca bizimle yaşayacak. Çünkü acılar evrenseldir ve bugün şöhreti yakalamış bir şairi veyahut hiç tanınmadan kimsesiz köşesinde kendi içine kapanan bir yazarı intihara sürükleyen acı, yarın her insanın kalbinde hissedebileceği türden bir acı olmaya devam edecek. 
W. Woolf, intihar etmek için girdiği ırmakta acılarından arınırken bu dünyaya da isyan dolu bir veda hatırası bıraktı; sevgi, her şeyin üstesinden gelmez. Bir nev'i sadakatin mesajı idi bu. Sadakat, bir insanın eşinde bulduğu hayatı bir başkasında paylaşamamaktı. Ancak ölüm, paylaşılabilirdi ve Woolf bunu yaparken her şeyi arkasında bırakarak yalnızca kalbindeki savaşa yenildi. 
Maksim, Gorki olmadan evvel intihara teşebbüs eden genç bir delikanlı idi 19'unda. Fakat kader, Maksim'in kalbini sıyıran kurşunda saklı bir hastalığın ta kendisiydi; verem. Genç yaşında ailesinden her gün şiddet görmüş olan Maksim, yaşadığı acıyı daha fazla sindirememiş, aşka gelen gururuyla seçkin bir şövalye gibi kalbine dayadığı silahla intiharı seçmiştir. Başarısız bir sonucun ardından hastalık dolu seneler.. Bu başarısız girişim, hayatı O'na yeniden hatırlatmış ve ölüme sığınıp kaçmak yerine kaleme sarılıp bu dünyaya baş kaldırmıştır. Kahraman! Maksim'i Gorki yapan, bu baş kaldırışın O'nun kalbine yüklediği inanç ve yaşadığı acılara direnmeyi bilmesiydi.
C. Pavese, onurlu bir duruşun bedelini ödeyen, daha doğrusu bu bedeli ödemek için kendini feda eden bir karakter abidesi. Faşizmin kurallarına karşı durmuş, faşizmin bu dünyadaki hakimiyetinde kral olmayı reddetmiş; ve kralların tahtını yıkacak olan eserleri güçlü kalemiyle dünyaya sunmuştur. Bu eserler iki yüzlü bir dünyanın beyaz yüzü tarafından ödüle layık görülmüş; fakat Cesar Pavese madalyonun siyah yüzündeki dünyaya karşı dimdik durarak ödülü reddetmiş ve siyahla beyazın iç içe geçtiği riyâ dolu bir dünyaya intihar ederek veda etmiştir. Başka bir alemin, başka coğrafyaların ve başka yüreklerin acısını kendi ruhunda hisseden yazar, ölümle değil, hayatla kucaklaşmıştır. 
N. Marmara, yüzüne baktığım vakit içtenlikle ve özdenlikle sımsıkı sarılmak istediğim kadın! Umutsuzluğun tepeden tırnağa yer edindiği naif bir ruh ve henüz gencecik yaşında yaşadığı bu umutsuz dünyanın karanlığına daha fazla dayanamayıp eriyen nazenin bir beden. 
Bu dünya sonsuz acılarla dolu ve bu acıları yaratan insanın ta kendisi. Kirlenmelerin, kirletmelerin bir sonu yok ve biz bu kirli sonsuzluğun parçasıyız. Nilgün Marmara, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bütün acıları hisseden ve yalnızlığıyla kendi acısını perçinleyen, hassas kişiliğinin etkisinde kalmış; gittiği hiçbir yerde huzur bulamamış ve bu dünyayı, acılarından arınmak için terk eden umutsuz bir yürek.. 
Sylvia Plath, manik depresif ruh haliyle ölüme koşarken, Nilgün Marmara da Plath'ın yaşadığı acılardan kendine pay çıkarmış; etkilendiği bu yazar gibi o da manik depresif ataklar geçirerek bir sonbahar gecesi sararıp solan bir yaprak gibi, -ancak henüz hayatının baharında- toprağa savrulmuştur..

İntihar, vazgeçişlerimizin son denemesi.
Acılar, bu dünyanın yükü değil, bizâtihi kendisi..

Yorumlar

Küllenenler

Sen Olsaydın

Gençlik ve Güzellik - Kısım I

Mübeccel