Ruhumdan Kareler

   Aklımda yılların eskittigi görüntülere dair kareler, kalbimde bu karelere duydugum özlemin derin sızısı var. Yıllar, kimsesiz sahillerin kıyısına vuran dalgalar gibi. Ömrün kıyılarına gelir, gelir, gelir.. ve gider.
   Huzurun rengine boyandım bir zaman yılların Bob Ross'lu çagında. Pitoreskin ruhumdaki yankılarıyla uyanırdım her sabaha. Kömür kokularının sardıgı soguk ve küçük bir şehrin derin yalnızlıgında bir çocuktum. Ve tüten bacalardan gökyüzüne yayılan dumanların ahenkten yoksun dansını seyreder, yaşlı bir çınar üzerinden uçuşan kuşların yuvaya dönüş çıglıklarıyla ev yolunu arşınlamaya koyulurdum.
   Ruhumda tazeydi henüz, bugün yılların eskittigi görüntüler.
Kış, zaman ötesine haykırırcasına karlı ve soguk. Düşen kar taneleri ise geçmişten gelen güzel haberler, anılar kadar tatlı ve ılık. Böyle anlarda daha da derinleşirdi pitoresk ve onun benligimdeki yankısı. Büyüdükçe tatsız bir şehir oldugunu düşündügüm yer bile o zamanlar naif bir ressamın elinden çıkmış bir tabloymuşçasına huzur ve metanet dolu. Üstelik kar, haftalarca diz boyu.
Detaylar, detaylar, detaylar.. Aklımın köşesinde, sanki hiç yaşanmamış da ben yaratmışım tahayyülümde, öylesine derin ve hissetmesi paha biçilemez detaylar.
   Böyle zamanlarda tüterdi bacalar ve derinleşirdi kulaklarımda sobadaki çatırtısı odunların. Bir kedinin yanıbaşına kıvrılıp sıcaklıgına mayıştıgı sobadan yayılan havada yalnızca sıcaklık yoktu. Anlayıp kavradıgım ilk fizikötesi olaydı bu. Çocuktum ve çocuklugun ruhumda bırakacagı derin izlerden habersiz, sobanın sıcak varlıgıyla mest olurdum. Kar tanelerinin ensemden süzülüp ayaklarıma dek vücut ısımı alt üst etmesiyle severdim dogayı. Sonrasında sokulgan bir kedi gibi, sıcaklıgına koştugum sobanın kenarına kıvrılır, ılık uykulara uyurdum.


Aklımda yılların benden koparmak istedigi tatlı görüntüler.. Kalbimde, dinmeyecek bir sızı.

Yorumlar

Küllenenler

Sen Olsaydın

Gençlik ve Güzellik - Kısım I

Mübeccel