Garson
sabahtan akşama dek çeşit çeşit insanla uğraştıktan sonra gece vakti dükkandan çıktığım an beni bir duygu yakalıyor
onca insanla ve kalabalıkla uğraştıktan sonra bütün yalnızlığımla çıkıyorum o dükkandan
yorgunluk yalnız fiziksel değil, ruhi açıdan da kaplıyor bedenimi ve zihnimi
işte böyle anlarda sokaklara savrulup yolu uzatıyorum
yalnızlığı unuttursun diyedir belki de kimsesiz ve karanlık sokakları tercih ediyorum bunu yaparken
bir şeylerin değişeceğini düşünüyorum çocukça bir hevesle
en çok da evimin sokağına girdiğimde yokluyor ruhumu bu bekleyiş
ama ne bekleyişler bitiyor ne de bu yalnızlık
gün tekrar ediyor kendini biten günün ardından monoton bir kasvetle
sayfaları yitik bir romanı tamamlamaya çalışıyorum her sabah uyanarak
ve bu roman bir nihayete erince, okunacak olan yalnız doğum ve ölüm tarihim olacak
bir de yazarının ismi elbette
hepsi unutulacak
henüz güne başlarken geceyi düşünenler bunu ya korkudan yapar ya da mutluluktan
korkacak bir şeyim yok, mutluluktan gözlerimin dolduğuysa olmamıştır hiç
insanın gözyaşları kederden akıyorsa kurutur içindeki bahçeyi
mutluluk muştusuyla dolan gözlerden süzülen yaşlar yeşertir yürekte her bir zerreyi
kalbim, içindeki boşluğuyla bir başka boşlukta sallanan sararmış yaprak gibi
bu boşluğu dolduracak hiçbir şeyim yok hayatımda
yine de düşünüyorum her yeni güne başlarken geceyi
tıpkı cümlelerin sonunu düşündüğüm gibi henüz ilk heceden
zaten ömür dediğin sayılır üç gün iki geceden
böyle işte
bazen o eski sevgilileri hatırlatıyor dükkanda çalan şarkılar
güzelliği bu alemden münezzeh bir güzel yokluyor ruhumu
bazen yalnızlığımı perçinleyen garip bir sızı oluyor hepsi
ayaküstü çalışırken aylak hissetmek böyle bir şey
ayaküstü yaşıyorken hayatta kaybolmak gibi
onca insanla ve kalabalıkla uğraştıktan sonra bütün yalnızlığımla çıkıyorum o dükkandan
yorgunluk yalnız fiziksel değil, ruhi açıdan da kaplıyor bedenimi ve zihnimi
işte böyle anlarda sokaklara savrulup yolu uzatıyorum
yalnızlığı unuttursun diyedir belki de kimsesiz ve karanlık sokakları tercih ediyorum bunu yaparken
bir şeylerin değişeceğini düşünüyorum çocukça bir hevesle
en çok da evimin sokağına girdiğimde yokluyor ruhumu bu bekleyiş
ama ne bekleyişler bitiyor ne de bu yalnızlık
gün tekrar ediyor kendini biten günün ardından monoton bir kasvetle
sayfaları yitik bir romanı tamamlamaya çalışıyorum her sabah uyanarak
ve bu roman bir nihayete erince, okunacak olan yalnız doğum ve ölüm tarihim olacak
bir de yazarının ismi elbette
hepsi unutulacak
henüz güne başlarken geceyi düşünenler bunu ya korkudan yapar ya da mutluluktan
korkacak bir şeyim yok, mutluluktan gözlerimin dolduğuysa olmamıştır hiç
insanın gözyaşları kederden akıyorsa kurutur içindeki bahçeyi
mutluluk muştusuyla dolan gözlerden süzülen yaşlar yeşertir yürekte her bir zerreyi
kalbim, içindeki boşluğuyla bir başka boşlukta sallanan sararmış yaprak gibi
bu boşluğu dolduracak hiçbir şeyim yok hayatımda
yine de düşünüyorum her yeni güne başlarken geceyi
tıpkı cümlelerin sonunu düşündüğüm gibi henüz ilk heceden
zaten ömür dediğin sayılır üç gün iki geceden
böyle işte
bazen o eski sevgilileri hatırlatıyor dükkanda çalan şarkılar
güzelliği bu alemden münezzeh bir güzel yokluyor ruhumu
bazen yalnızlığımı perçinleyen garip bir sızı oluyor hepsi
ayaküstü çalışırken aylak hissetmek böyle bir şey
ayaküstü yaşıyorken hayatta kaybolmak gibi
Yorumlar
Yorum Gönder